Padişahım,bir
dirahta döndü kim güya vatan
Daima bir baltadan bir şahı hali kalmıyor
Gam değil amma bu mülkün böyle elden gitmesi
Gitgide zulmetmeye elde ahali kalmıyor!
Daima bir baltadan bir şahı hali kalmıyor
Gam değil amma bu mülkün böyle elden gitmesi
Gitgide zulmetmeye elde ahali kalmıyor!
Şair Eşref
Sağ siyasi düşüncede millet ve
devlet meselesi, sol siyasi yaklaşımlardaki gibi uzun yıllardır
düşünen zihinleri yoran bir arayışın konusudur. Sol siyasi
literatürde devleti, istisnai haller dışında, toplumu tahakkümü
altına alan bir azınlık zümrenin baskı mekanizması gibi görme,
ve dolayısıyla karşı çıkma eğilimlerine sağ siyasi
literatürde rastlanmaz. İkincinin bakış açısından devlet,
milletin organize hali olup, millet içinden ve millet adına
çıkmıştır. Bu görüş sahipleri bir devlet – millet
ayrılığına, (sol siyasi literatürdeki toplum – iktidar
çelişkisi gibi) inanmadıklarından, hatta bu ikisini birbirinden
ayrı varlıklar olarak görmediklerinden, hoşlanılmayan bir
iktidarın siyasetine dahi tepkiler çok daha yumuşak ve
itaatkardır. Bu tavrın toplumda dengeleri korumak, geleneği
gözetmek, çatışmaları yumuşatmak gibi faydaları olsa da,
yeteneksiz ya da kendi menfaatini gözeten bir zümreyi kayıran bir
iktidarın toplumda yolaçacağı kargaşayı engellemede yetersiz
kaldığı, bu nevi baskı ve zulme iyi- kötü, doğru- yanlış sol
siyasi kesimlerin tepki gösterdiği görülmektedir. Oysa toplumu
bozan ve menfaatini korumayan baskıcı bir yönetimi millet adına
uyarmak, gerekirse haddini bildirmek herkesin görevidir. Ünlü
tarihi vakıadır: “ey Müslümanlar ben haktan saparsam ne
yaparsınız?” Diye cuma hutbesinde soran halife Ömer'e ayağa
kalkan bir Müslüman kılıcını göstererek “seni bununla yola
getiririz” demiş, halife bundan çok memnun olarak Allah'a
şükretmiştir.