arama

S I T E - I Ç I - A R A M A :
https://www.google.com/cse

yeni yazı gelince haberdar olun..

sayfayi
izle
it's private
powered by
ChangeDetection

22 Eylül 2021 Çarşamba

create your own feedback survey

 




Altay Ünaltay: “Asıl kırılma Hilafet’in Osmanlı’ya geçmesiyle yaşandı”

Emek ve Adalet Platformu23 Aralık 2014


Yazar ve çevirmen Altay Ünaltay’la İslam Dünyası’nın felsefî-düşünsel temeldeki sorunları, modernleşme ve reform hareketleri, dünyevileşme ve Türkiye’de iktidar ve muhalefet üzerine röportaj…

Atilla Fikri Ergun’un röportajı

Akıl ve Fikir (akilvefikir.org) ikinci röportajını Yazar ve çevirmen Altay Ünaltay’la gerçekleştirdi. Ünaltay, bu ülkenin medyatik olmayan, ekranlarda şov yapmayan, bilakis okuma ve araştırma faaliyetlerini istikrarlı bir çizgide sürdüren ve fikir üretmeye çalışan entelektüellerinden. Onu televizyon ekranlarında slogan içerikli cümleler kurarken, bir takım taraftarı gibi belli bir siyasi yapının sözcülüğünü yaparken göremezsiniz; buna mukabil yazıları ve kitaplarında ele aldığı konular ve dile getirdiği fikirler, sahip olduğu felsefî-düşünsel derinliğin ve yorum-analiz kabiliyetinin en açık göstergesi.

A. Altay Ünaltay, 1960 Konya doğumlu. İstanbul Tıp Fakültesi mezunu. 1989’dan itibaren Kitap Dergisi (Birleşik Yayıncılık), Ülke Dergisi (Dergâh Yayınları), Yarın Dergisi, Yeni Şafak Gazetesi, Söz ve Adalet gibi çeşitli dergi ve gazetelerde, tarih, toplum, siyaset ve küresel ilişkiler üzerine makale ve çevirileri yayınlandı. 1990’da Doğu’da ve Batı’da Din ve Devlet İlişkileri (Endülüs Yay., İstanbul), 1998’de Bir Şark Masalı: Batılılaşma (Ülke Kitapları, İstanbul), 2006’da Dünya Politikasına Yön Verenler (Kızılelma Yay., İstanbul) adlı kitapları yayınlandı. Ayrıca 1999’da yayınlanan edisyon kitap Uygarlığın Yolu: Avrasya’da (Kızılelma Yay., İst.) ortak yazar olarak görev aldı. Halen bir vakıfta yönetici olarak çalışıyor. Ünaltay’ın bir kısım makale ve çevirilerine ‘Altay’ın Notları’ başlığını kullandığı blog adresinden -http://altayu1.blogspot.com.tr- ulaşmak mümkün.

Altay Ünaltay’la İslam Dünyası’nın felsefî-düşünsel temeldeki sorunlarını, modernleşme ve reform hareketlerini, dünyevileşmeyi ve bunların yanında Türkiye’de iktidar ve muhalefet konusunu konuştuk.

***

– Malum, İslam dünyası yaklaşık üç yüz yıldan bu yana Batı karşısında mahkûm pozisyonda, Müslümanların temel sorunu ne, dolayısıyla yeni bir diriliş için işe nereden başlamak gerekiyor? İçinde bulunduğumuz bu durumdan kurtulmak için nasıl bir çizgi takip edilmeli?

Altay Ünaltay: Buna cevap vermek için biraz daha geriden almak gerekiyor. 16. yüzyılda Yavuz Sultan Selim’in hilafeti Osmanlı’ya getirmesiyle biz aslında Tanzimat ya da Cumhuriyet’te yaşadığımız kırılmadan çok daha büyüğüne uğradık.

İlk Osmanlı medresesinin temellerini Sadrettin Konevi’nin talebeleri atmıştır, örneğin Davud Kayseri gibi. O ise ünlü tasavvuf filozofu Muhyiddin İbn-i Arabi’nin hem evlatlığı hem de en iyi öğrencisiydi. Arabi felsefesi, bildiğiniz gibi, “varlığın birliği = vahdet-i vücut” temeli üzerine oturur. Tasavvufta kökleri Hz. Ali’ye dek geri götürülen bu felsefeye göre varlıktaki her şey gibi insan da Allah’tan bir parça ve bir “nur”dur.